VATANIN İSİMSİZ KAHRAMANLARI BİTMEZ

MİĞFERİMİ BENİM BAŞIM SANIP DELİK DEŞİK ETTİLER

Ben zirveden geriye doğru sürünmeye başladım. Sürünürken miğferim vardı, miğferim de düştü ve ben 15-20 metre uzunluğunda bir kayanın arkasına attım.  Miğferim düştüğü için onu beni başım sanıp delik deşik ettiler.  Benim süründüğüm yerlerde kan izleri olduğunu görünce direkt ayağıma baktım ve ayağımın sağ tarafının parçalanmış olduğunu gördüm. O esnada botumu çıkarıp, boynumdaki fuları ayağıma bağladım ve akan kanı bir nebze olsun durdurmak istedim. İster istemez kan bayağı akıyordu. Ben alay komutanımızı arayıp yaralandığımı söyledim. Benimle beraber o esnada ben de dahi 11 tane yaralı askerimiz varmış. Bölük komutanımızda yaralıların içindeymiş. Ben aşırı kan kaybettiğimi söyledim ama bana oraya gönderebilecekleri birisi olmadığını söylediler. Çatışma teröristlerle iç içe olduğundan dolayı teröristlerin de sesi geliyordu. O anda benim silahım tutukluluk yaptı ve ben atış yapamadım. Silahım tutukluluk yapınca, elimdeki el bombasını teröristlerin olduğu yere doğru attım. Ben el bombasını attıktan sonra terör unsurlarının benim bulunduğum bölgeye doğru atışlarını artıracaklarını düşündüm. Ben biraz daha sürünmemle beraber kendimi farklı bir kayalığın arkasına attım.    

TİMİMDEKİ ASKERİN YANIMDA ŞEHİT OLDUĞUNU GÖRDÜM

Tecrübelerimin bir kısmını askerlik dönemimde Hakkari’de girdiğimiz çatışmalardan ve aynı zamanda Isparta Eğirdir Dağ Komando Okulunda adlığım sıkı eğitimlerden kazanmıştım.  Bu kazandığım tecrübelerin faydalarını o bölgede gördüm. Biz bu çatışmaları anlatırken o günleri, o anları tekrardan yaşıyoruz. O anda yan tarafımda benim timimden olan bir askerin şehit olduğunu gördüm. Onu görmenin bana nasıl hissettirdiğini, ben hiçbir şekilde anlatamam. çatışma hala devam ediyordu ama kendi acımı bir kenara bırakmıştım ve şehit olan arkadaşımı düşünüyordum. Elimden gelen hiçbir şey olmamıştı. O an benim timimden bir başka askerin de şehit olduğu haberini aldım. O diğer bölgede olduğu için onu görmemiştim. Çatışma o kadar sıcaktı ki kafamızı kaldırıp birbirimize bile bakamıyorduk. Astsubayımız sağ olsun sürünerek bana yardım etmek için yanıma geldi. O da aynı kanımı durdurabilmek için boynundaki fuları çıkarıp, bildiği kadarıyla ayağıma pansuman yaptı. Ben aşırı kan kaybediyordum ve bayılmamak için kafamı kayalıklara vurup, bilincimi açık tutmaya çalışıyordum. Çatışma sabah 09.00 gibi başlayıp, akşam 20.00’lere kadar devam etti. O süreçte aklımızdan geçenleri anlatmam çok zor.

BENİ İKİ ŞEHİT ARKADAŞIMIN ORTASINA KOYDULAR

Ben 23 Ağustos günü yaralandım. Hava o zamanlarda inanılmaz sıcaktı. Ben sol ayağımdan bir mermi, sağ ayağımdan iki mermi ve sırtımdan şarapnel parçası yedim. Akşam çatışma kesilmeye başladığında komutanımız askerlerle battaniye göndermiş. Beni battaniyeye sarıp toplama noktasına kadar sürüdüler. Çatışma hala devam ettiği için askerler de kafasını kaldıramıyordu ve beni bu yüzden sürüyerek götürmek zorunda kaldılar. İki şehit arkadaşım ve ben o geceyi beraber geçirdik. Beni şehit arkadaşlarımın ortasına koydular. Ben o sırada kendi acımı tamamen unutmuştum ve onları düşünüyordum. O anda sabaha kadar şehitlerimizin kokularını iliklerime kadar hissettim. Öyle güzel koku yoktu. Aynı zamanda teröristlerin leşleri de vardı ve daha önce öyle kötü bir koku almamıştım. Aynı çatışmada gazi olan arkadaşlarımın yaraları biraz daha hafifti ve onları bir helikopterle götürdüler. Ben ve şehit arkadaşlarım nöbetçi askerlerle beraber o geceyi orada geçirdik.

AYAĞIMDAKİ YARALARA KURT DÜŞMÜŞTÜ

Ertesi gün helikopter geldi ve ilk müdahale için Hakkari Askeri Hastanesine götürdüler. Bir iki gün o sıcakta orada kalmamdan dolayı ayağımdaki yaralara kurt düşmüştü. İlk müdahalede onun temizliğiyle uğraştılar ve orada ilk ameliyatımı oldum. Beni Hakkari sonrasında Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisine sevk ettiler. İki üç ayda bir oraya tedavilerim için gittim. Toplamda bir yıla yakın tedavi gördüm. Oraya gittiğimde ameliyatlarımı olup, tekrar çıkıp tedavi oluyordum. Beni sonrasında malulen emekli ettiler. Şu anda esnaflık yapıyorum. Eşim ve üç evladım sayesinde yaşadığım acıları bir nebze olsun toparlamaya çalışıyorum. Hayat acısıyla ve tatlısıyla devam ediyor.

BENİ ŞEHİT DÜŞTÜ DİYE BİLDİRMİŞLER

İlk haberi abimler almış. Benim yaralı olduğum değil, şehit düştüğüm söylenmiş. Abimler Ankara’ya yanıma geldiklerinde annemin ve babamın haberi yoktu. Sonrasında durum gazi oldu diye düzeltilmiş. Ailem çok üzüldü ama hayatta olduğum için şükrettiler.  

BİZİ ASIL YARALAYAN YEDİĞİMİZ KURŞUNLAR DEĞİL, İNSANLARIN BAKIŞ AÇISI

Beni ve diğer gazi arkadaşlarımı bu süreçte yaralayan asıl durum yediğimiz kurşunlar değil, insanların bakış açısı oluyor. Kendini bilmez birçok insan çıkıyor ve bu bizi çok yaralıyor. Bize nereniz gazi sorusunu yönlendiriyorlar ve bu bizim gücümüze gidiyor. Biz Şehit ve Gazi aileleri olarak saygı bekliyoruz’ dedi. (Sümeyye Savcı)