Milletvekili Cesur, Diyabet Hastalarının Sesi Oldu
Milletvekili Cesur, Diyabet Hastalarının Sesi Oldu
Milletvekili Cesur, Diyabet Hastalarının Sesi Oldu
MİLLETVEKİLİ DR. AYLİN CESUR, DİYABET HAFTASINDA DİYABETLİ BİREYLERİN SORUNLARINI MECLİSE TAŞIDI
TBMM Genel Kurulu'nda bu hafta gündem dışı konuşmaların ardından siyasi parti gruplarının önerileri ele alındı.
İYİ Parti grubu adına söz alan Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, Diyabet Haftası’nda diyabetli bireylerin sorunlarını Meclis gündemine taşıdı. Milletvekili Cesur, Türkiye’de 9 milyon diyabetli bireyin olduğunu anımsatarak, Avrupa’da en yüksek diyabetli oranına sahip ülke olduğumuzu belirtti.Milletvekili Cesur konuşmasında; devletin görevinin halkın sağlığını korumak, hastalananları ise iyileştirmek olduğunu söyledi. Bu amaçla diyabet için kullanılan ilaç ve tedavi amaçlı cihazların kullanımından herkesin yararlanması gerektiğini vurguladı.
Cesur, iktidara diyabet sensörlerinin geri ödeme kapsamına alınması çağrısında bulunarak; sensör masraflarının sisteme getirdiği maddi yükün ilk seneden sonra hastane masraflarındaki azalmayla kendini telafi ettiğini söyledi.
Milletvekili Cesur’un TBMM’nde yaptığı konuşmasının tam metni:
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Diyabet Haftası’nda doktorasını diyabet üzerine yapan biri olarak söz aldım. Eşim Prof. Dr. Mustafa Cesur endokrinoloji hocasıdır. 30 yıla yakındır bu konuda çalışıyor, TEMD Başkan Yardımcısı. Diyabet hakkında bu kimlikle konuşacağım.
AVRUPA’DA EN YÜKSEK DİYABETLİ ORANI TÜRKİYE’DE
Diyabet, kan şekeri yüksekliğiyle seyreden; kalp, beyin, böbrek, göz, sinir sistemi başta, vücutta akut ve kronik hasarlarla karşımıza çıkan önemli bir hastalık.
Türkiye’de dokuz milyon diyabetli birey var. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF)’in yayınladığı dünyada diyabet atlasına göre, Avrupa’da en yüksek
diyabetli oranı Türkiye’de, toplumun %15’i. Diyabetli nüfusta Rusya ve Almanya’dan sonar, Avrupa’da 3. diyabetli sayısı bizde.
TURDEP 1 ve TURDEP 2 çalışmaları ülkemizde 12 yıl arayla yapıldı ve görüldü ki Türkiye’de diyabet oranı %90 arttı. Diyabet sinsi seyrediyor ve tüm diyabetlilerin yarısı tanı almamış durumda.
SAĞLIK HARCAMALARININ YAKLAŞIK DÖRTTE BİRİ DİYABETE YAPILIYOR AMA HEDEFLERE ULAŞMAKTA BAŞARILI DEĞİLİZ
Türkiye’de sağlık harcamalarının yaklaşık dörtte biri diyabete yapılıyor ve büyük kısmı komplikasyonların tedavisinde kullanılıyor.
Yine de diyabette hedeflere ulaşmakta başarılı değiliz. Diyabete bağlı komplikasyonların önlenmesi için çok iyi bir kan şekeri ayarı, tansiyon kontrolü, kan yağlarının iyi olması, kilo verilmesi, sigaranın bırakılması,
beslenme ve hareket düzeni sağlanması gibi diğer faktörlerin de düzeltilmesi gerekli.
Ülkemizde yapılan yapılan diğer çalışma TEMD ile gördük ki; kan şekeri, tansiyon ve kan yağlarının üçünün de hedef değerlerde olduğu diyabetli oranı
sadece %10.5.
Kilo, hareket yapma ve sigara içmeme gibi parametreler de eklenirse, diyabetlilerin %1.5’u ancak hedefe ulaşabilmiş.
DİYABET İÇİN KULLANILAN İLAÇ VE TEDAVİ AMAÇLI CİHAZLARIN KULLANIMINDAN HERKES YARARLANMALI
Devletin görevi halkın sağlığını korumak, hastalananları da iyileştirmek. Bu amaçla diyabet için kullanılan ilaç ve tedavi amaçlı cihazların kullanımından herkesin yararlanması çok önemli.
Ülkemizde 800 kadar endokrinolog ve çok daha az sayıda pediatrik endokrinolog var ve bu sayılarla 9 milyon diyabetliyi yeterli tedavi etme imkanımız yok.
Bu nedenle tüm insülinler ve yeni geliştirilen ilaçlar başta dahiliye uzmanları diğer branş hekimlerinin de yaygın kullanımına açılmalı.
Mutlak insülin gerektiren Tip 1 Diyabetin yönetiminde kan şekeri takibi çok önemli.
Dünyada “Sürekli Şeker Ölçüm Sistemleri” nin kullanımı yaygınlaştı.
Genellikle insulin pompalarıyla birlikte kullanılan glukoz takip sensörleri son 10 yılda diyabet tedavi ve izleminde fark yarattı.
Diyabetle ilgili bütün kuruluşlar, başta çocuklar, tip 1 diyabetlilerin tanıdan itibaren sensör kullanmasını öneriyor.
Sensörler, glukoz seyrini 24 saat izlemeyi sağlıyor, besinlerin şeker değeri etkisini gösteriyor, glukoz düşüş yükselişlerini önceden haber veriyor, uzaktan
izlenebiliyor, acil durumlarda hayat kurtarıcı.
Kanıtlanmış en önemli etkisi, şeker düşüklüğü riskini azaltarak, güvenle uyumayı sağlıyor.
Birçok çalışma sensörlerin düzenli kullanımının kan şekeri kontrolünü iyileştirdiğini, HbA1c hedefine ulaşma oranının yükseldiğini gösteriyor.
GLUKOZ ÖLÇÜM SENSÖRLERİ GERİ ÖDEME KAPSAMINA ALINMALI
Sensörlerin, komplikasyonları ve komplikasyonların sağlık sistemine getirdiği maddi yükü kısa ve uzun vadede büyük ölçüde azalttığı da ortada.
Sensörleri karşılanan hastaların yıllık masrafları kişi başı 327 dolar azalıyor. Sensör masraflarının sisteme getirdiği maddi yükün de ilk seneden sonra hastane masraflarındaki azalmayla kendini telafi ettiği de saptanmış.
SENSÖR ÜCRETİNİ DEVLET KARŞILASIN DİYE SENELERDİR SÖYLÜYORUZ, ARTIK DİKKATE ALIN
Ülkemizde sensörlerin geri ödeme kapsamına alınması uzun zamandır gündemde ancak şu ana kadar herhangi bir adım atılmadı maalesef.
Kaynaklarımızın sınırlı olmasını dikkate alarak, önerimiz; ilk aşamada sadece 18 yaş altı çocuklar ve gebe tip 1 diyabetliler ile kan şekeri oynak seyir gösteren ve hipoglisemiyi hissedemeyen tip 1 diyabetli erişkinlerde glukoz ölçüm sensörlerinin geri ödeme kapsamına alınması yönünde.
14 Kasım Dünya Diyabet Günü'nü kutluyor ve sizleri, Sağlık Bakanlığımızı görev yapmaya davet ediyorum.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.