Godot’yu beklemeye daha ne kadar devam edeceksiniz?
Godot’yu beklemeye daha ne kadar devam edeceksiniz?
Godot’yu beklemeye daha ne kadar devam edeceksiniz?
Eğirdir Gölünde son 1 yılda 13 santimetre daha düşüş yaşandı. Hidrobiyolog Dr. Erol Kesici, gölün kurtuluşunun yağmura bağlanmış olmasını eleştirerek; geçen yıl yağışlar geldi ve oldukça verimliydi. Neden bilinen gerekli önlemler alınmadı? Gölü yönetmek sadece su seviyesini kontrol etmek değildir” dedi. Kesici, yaşananları sonu gelmeyen ve anlamsız bir bekleyişi anlatan tiyatro eseri ‘Godot’yu Beklerken’e benzetti.
Eğirdir Gölü ile ilgili yaptığı çalışmalar ve çıkışlarla tanınan Hidrobiyolog Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü’nde yaşanan su çekilmesi ile ilgili yine çarpıcı değerlendirmeler yaptı.
Hatırlanacağı üzere Eğirdir Gölü'nde su seviyesi geçen yıl yapılan ölçümlere göre 13 santimetre daha düşük kaydedildi.
Son yıllarda kuraklık ve kirlilik problemleri yaşayan Eğirdir Gölü'nün su seviyesindeki düşüş hızla devam ediyor. Eğirdir ve Kovada Gölü Çevre Koruma Birliğince 40 gün önce 914,82 metre olarak ölçülen su seviyesinin, dün yapılan ölçümlerde 914,80 santimetre olduğu belirtildi.
Eğirdir Gölü'nden tarımsal sulamaların yanı sıra kent merkezine de içme suyu ihtiyacı için su alımı yapılıyor.
TÜBİTAK ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın Eğirdir Gölü'nü koruma özel hükümlerine göre, gölün şu an ölçülen seviyesinden 6 santimetre daha düşmesi halinde gölden hiçbir şekilde su kullanımı yapılamayacak.
GODOT’YU BEKLERKEN ; “DERYADA” BİR DAMLA SUYU ARAR OLACAĞIZ!
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Hidrobiyolog Dr. Erol Kesici, “Godot’yu beklerken deryada bir damla suyu arar olacağız” dedi.
Dr. Kesici, “Eğirdir Gölü yok oluş evresinde, gölü yönetenler, adeta Godot'yu beklemekteler! Godot'yu beklemek mi gerek, yoksa bilimsel önlemleri almak mı? Geçen yıl Godot geldi! Neredeydiniz? ve ne yaptınız?” diye sordu.
Kesici, “Halk arasında sonuçsuz bir şeyi beklemenin Godot'yu beklemek kullanımıyla hayat bulduğunu biliyoruz. Godot'yu bekleyen ikilinin, zaman zaman kafaları karışır, niçin orada olduklarını unuturlar. Bir ağacın altında beklemeye koyulurlar. Ağaç doğru ağaç mı ya da beklemeleri gereken doğru yerdeler midir, mütemadiyen ikilemdelerdir. Kaç gündür beklediklerini karakterler de bilmez. Hatta ertesi gün bekleme noktasına geldiklerinde, önceki gün de gelmiş olduklarını unuturlar.
İşte bu durum tıpkı geçen yıl olumlu bulunan, müjdeler verilen yağışları unutmak gibidir. Bu döngü sanki sonsuza kadar devam eder. Her gün tepeye gidip belirsizliğin derinliklerinde yüzerek bir amaç sahibi olmak adına hava kararana kadar beklerler” diye konuştu.
“Sorun gölün su bütçesinin korunmamasında” diyen Dr. Kesici, “İnanın yıllardır hangi örnekleri vererek nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Gölün kurtuluşunu yağmurun yağmasına bağlamak... Geçen yıl yağışlar geldi ve oldukça verimliydi... Neden bilinen gerekli önlemler alınmadı? Gölü yönetmek sadece su seviyesini kontrol etmek değildir. Sorun gölün su bütçesinin korunmamasında. Gölün bütçesi aile bütçesi gibi yaşamsaldır. İleride sorun yaşamamak için, gölün su bütçesinin akılcı- yönetilmesi, harcamaların, planlamaların gölün hidrolojik dengesi ve biyolojik yaşamına göre yapılması ve kirletilmemesi gereklidir” ifadelerini kullandı.
KÜRESEL ISINMA BAHANE
Gölle ilgili ‘Küresel Isınma’ söylemlerinin de bir bahaneden ibaret olduğunu kaydeden Dr. Erol Kesici, “Eğirdir Gölü çevresinde yaşanan gerçek, nasıl olsa biri gelir, gölü kurtarır bakışıdır. Halbuki yağışlar gelir, bilimsel çözümler anlatılır fakat bunlar hep unutulur, görmezden gelinir, gölden bolca su çekilir, gölün canlılığı yok edilir. Yıllar içinde gerek kirlilikle, gerekse ortalama su seviyesinin 14metreden yıllara göre 4metreye kadar düşüşü kanıksanır olur. Unutulur, "küresel ısınma" bahaneleri can simidi olur. Geçen yıl kar ve yağmur yağışları yıllar öncesinin mevsim normallerine döner, hatta birçok yere su basar.
Bu yıl da yine adeta Godot’yu beklenir! Bilen gerçekçi önlemleri almak, gölü doğasına ve bilimsel gerçeklere göre yönetmek için uygulama yetkisi olanlar, göl kıyısında yaşayanlar; politikacılar harekete geçmeyip, niye Godot’yu beklerler?” diye sordu.
GÖLÜN SORUNU YAĞIŞ DEĞİL
“Eğirdir Gölü sorunu yağış değil. 365 gün yağış olsa bile, bilimsel yöntemlerle değil, yılladır sürdürülen gölün bütçesini ( biyolojik) korumadan, popülist bakışla göl yönetildikçe, sorun çözülmez” diyen Dr. Kesici, “Göl için beklenen Godot’yu gelmemekte! Sözler verilmekte, göl “incimiz, canımız, namusumuz, gölü kurtaracağız, biz kurtarırız, yeter ki bize oy veriniz...” oylar verilir, sözler alınır, Godot’yu gelmez. Göl can çekişmekte adeta, dediğim gibi içi boşaltılmış, canlısı yok edilmiş, göl hiç bir şey vermemekte artık, adeta doğurganlığı alınmış, kirlenmiş! Göl çevresinde yaşayanlar hala ümit etmekte ama sonuçsuz bir bekleme eylemi. Gelmeyeceğini bildiğiniz halde Godot'yu beklersiniz, bir ümit gelmesini dilersiniz ama o hiç gelmez! Yağışlar gelecek diye, gölün kurtulmasını siz yine de beklersiniz! Eğirdir Gölü sorunu yağış değil. 365 gün yağış olsa bile, bilimsel yöntemlerle değil, yılladır sürdürülen gölün bütçesini ( biyolojik) korumadan, popülist bakışla göl yönetildikçe, sorun çözülmez. İrmik, yağ, su, şeker, ateş, usta var ama neden karmazlar helvayı?” dedi.
MERAKLISI İÇİN NOT
Godot'yu Beklerken Samuel Beckett'ın 1949 yılında Fransızca olarak yazılan ve ilk kez 1953'te Paris'te sahnelenen ünlü eseridir. “Godot'yu Beklerken” sonu gelmeyen ve anlamsız bir bekleyişin anlatıldığı bir hikâyedir. Godot adında bilinmeyen bir kişiyi ya da “şeyi” bekleyen, eylemsizliğine yenik düşen insanları konu edinmiş bir oyundur. (Bora Tüfekli)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.