petshop
xslot giriş trbet giriş tarafbet giriş orisbet giriş betturkey giriş betpublic giriş bahiscom giriş betebet giriş betlike giriş mariobet giriş betist giriş 1xbet giriş trendbet giriş istanbulbahis giriş zbahis giriş royalbet giriş betwild giriş alobet giriş aspercasino giriş trwin giriş betonred giriş bizbet giriş
bahis siteleri casino siteleri

‘YAŞARKEN GURUR DUYUYORDUM, ŞEHİT OLDU DAHA DA GURUR DUYDUM’

ISPARTA 20.05.2024 - 10:42, Güncelleme: 20.05.2024 - 10:42
 

‘YAŞARKEN GURUR DUYUYORDUM, ŞEHİT OLDU DAHA DA GURUR DUYDUM’

26.09.1978 doğumlu Ramazan Gömük Erzincan’da askerlik görevini yaparken uçurumdan düşüp, 30.06.2000 tarihinde şehit oldu. Anne Sevim Gömük, “İyi ki Rabbim bana Ramazan gibi bir evladı nasip etmiş. Ben iyi ki böyle bir evladın sevgisini tatmışım. 24 yıl geçmesine rağmen onu tanıyan herkes bana, Ramazan gibi birisi gelmez diyorlar. Ben o kadar gururlanıyorum ki yaşarken gurur duyuyordum, Şehit oldu, daha da gurur duydum.” Dedi.
Yüreğinde evlat acısının ateşi hiç sönmeyen her gece rüyalarında oğlunu asker üniformasıyla gören Anne Sevim Gömük, yaşadığı o tarifi olmayan duygularını paylaştı. BEYNİMDE VE YÜREĞİMDE SADECE ÜNİFORMALI OĞLUM VARDI Anne Gömük: ‘Ramazan çok farklı ve benim için ifade edemeyeceğim kadar özel bir çocuktu. Bütün şehit anneleri eminim ki benim gibi düşünüyordur. Rabbim evlatlarımızı kendi sevdiği ve istediği şekilde yetiştirip yanına öyle alıyor. O kadar gönlü güzel, o kadar başkaydı ki Ramazan’ım. Üç evladım var ve Ramazan ilk oğlum ama o benim her şeyimdi. Benim için bambaşkaydı. Ramazan ortaokuldan sonra Kuleli sınavlarına girmişti ve çocukluk hayaliydi asker olmaktı. Ben onu rüyalarımda hep asker elbisesiyle görüyordum ve öyle görmeye de devam ediyorum. Hiç normal bir kıyafetiyle görmedim çünkü hep o şekilde hayal ediyorum. Beynimde ve yüreğimde sadece üniformalı oğlum vardı. ANNE VE BABAMA ÇOK İYİ BAK İKİSİNİ DE SANA EMANET EDİYORUM Burada bir markette çalışırken, asker olmayı çok istediği için tecilini ailevi nedenler olarak gösterip bozdurmuş. Annem ne gibi sorunlarımız var bizim dediğimde ben onlara öyle söyledim, çünkü askerliğimi bir an önce yapmak istiyorum demişti. Geri döndüğünde de evlilik hayalini kuruyordu oğlum. Annecim ben seni kimseye muhtaç etmeyip, en güzel şekilde bakacağım diyordu. Kardeşine şehit olmadan üç gün öncesinde işlerinden ödün verme, dürüstlüğünden taviz verme gibi birçok öğüt vermiş. En son sözünde ise anne ve babama çok iyi bak ikisini de sana emanet ediyorum demiş.  Oğlum şehit olduğu zaman küçük oğlumun dünyası başına yıkıldı. Murat, herhangi bir şey olduğu zaman bize hep siz benim emanetimsiniz der. BENİM OĞLUM ŞEHİT OLDUĞUNDA 22 YAŞINDAYDI Biz eşimle erken evlendik ve babası askerdeyken Ramazan 11 aylıktı. Benimle beraber babasının adını sayıklayıp, elinde tükenmez kalemle her yere Doğan yazardı. Kendince babasına mektup yazardı ve babası da uzun zaman yanımızda olmayınca Ramazan benim her şeyim olmuştu. Ramazan hayatım boyunca benim can yoldaşım, sırdaşım ve en iyi arkadaşımdı. Çocukluğunda da çok sessiz, sakin, güler yüzlü ve çok olgun bir çocuktu. Benim oğlum şehit olduğunda 22 yaşındaydı ve ben bir kez bana yüksek sesle konuştuğunu bilmem. Ben üzüldüğüm zamanlarda yanıma gelir yapma sultanım, sen üzülme annem, bak bunlar fani şeyler ve su akar yatağını bulur diye beni teselli ederdi. HAYATIMIN EN GÜZEL VE EN ÖZEL GÜNÜNÜ OĞLUMUN YEMİN TÖRENİNDEYKEN YAŞADIM Eşimin işi dolayısıyla İzmir’e taşınmıştık ve biz İzmir’de yaşarken oğlum da acemi birliğini İzmir Foça’da yaptı. Biz oğlum Foça’da askerliğini yaparken beraber dolu dolu zaman geçiriyorduk. Her hafta yanına gidip onu ziyaret ediyorduk. Meğerse Cenabı Allah’ım sonrasında bize bugünleri güzel hatırlayalım diye yaşatmış. Hayatımın en güzel ve en özel gününü oğlumun yemin törenindeyken yaşadım. O dönem bel fıtığı ameliyatı olmuştum ve yürüyemiyordum. Orada bulunan aileler çocuklarını göremedikleri için ağlıyordu ve o esnada ben küçük oğlumun koluna girdim, en son olarak da benim oğlumun bölüğü çıktı. Küçük oğluma gel annem şuradan gidelim diyordum, oğlum da bana anne rahatsızsın bak zaten kimse göremiyor diyordu ve tam o anda oğlum, Ramazan’ım önümden geçmişti. Ramazan’ım, annem dediğimle ona bakakaldım. Ona seslendiğim an bana döndü ve o kadar güzel bir şekilde güldü ki, onu ben asla unutamıyorum. İyi ki Rabbim o günleri bize yaşamayı nasip etmiş. BEN ONLARI İZLERKEN ELİMDE FOTOĞRAFLA KENDİMİ O ŞEHİTLİKTE GÖRDÜM Çocuğum şehit olmadan önceki anneler gününde televizyon izliyordum ve bütün annelerin kucağında oğlunun fotoğrafını görüp, oğullarımız gelemedi biz gittik dediklerini duymuştum. Görüntüleri şehitlikten çekmişlerdi ve ben onları izlerken elimde fotoğrafla kendimi o şehitlikte gördüm. Ben evdeyken kendimi bir anda orada hissettim ve o kadar kötü oldum ki. Sonrasında da Haziran ayının sonunda oğlum şehit oldu. Arada kısa bir mesafe var ve ben o günü asla unutamıyorum. Tıpkı televizyonda izlediğim görüntülerin birebir aynısını ben şu an yaşıyorum. Şehitliklere gittiğimizde evlatlarımızın geri gelemeyeceğini bile bile onlarla konuşuyoruz. Bir anne için bu acının ve üzüntünün tarifini kimseye anlatamam.  Allah kimseye de evlat acısı yaşatmasın. ABİSİNE DÜŞKÜNLÜĞÜ ONA OLAN SEVGİSİ BAMBAŞKAYDI Üç ay askerlik görevini tamamlamasının ardından Erzincan’a Usta birliği için gidip, orada görev yaptı. Oğlum askerlik görevi esnasındayken sözlüydü ve o geldiğinde nişan takacağımızı düşünüyorduk. Biz nişan ve düğün hazırlıkları yaparken, Rabbim onu bize şehit olarak gönderdi. Oğlumuz Erzincan’dayken onu hiç göremedik. Ortanca oğlum sürekli Ramazan’ın yanına gitmek isterdi ve adeta abisine âşık bir çocuktu. Abisine düşkünlüğü ona olan sevgisi bambaşkaydı. Ne alırsa abisine alırdı.  “AH, HANGİ ANNENİN YÜREĞİ YANDI KİM BİLİR?” O dönemler TGRT vardı ve oğlum şehit olduğunda o kanalda oğlumun şehit olduğu söylenmiş. Yan komşum haberi duyduğu an “Ah, hangi annenin yüreği yandı kim bilir?” diye tepki vermiş. Ramazan’ın şehit düşmesi bir nevi sırlarla dolu oldu. Sebebi terördü ama oğlum uçurumdan düşmüştü. Yanında iki komutanı varmış ve bir tanesinin boynundan aşağısı tamamen felç kalmıştı. Bir diğer komutana ise hiçbir şey olmamış. Rabbim orada şehitliği sadece yavruma nasip etmiş. OĞLUN ŞEHİT OLDU DİYEMEMİŞ BANA Oğlum Yalvaç doğumlu olduğu için ilk haberi annemler almışlar. Bizim İzmir’deki adresimize ulaşmaları öğle vaktini bulmuş. Üst komşumun kızının, evimizin altında dükkânı vardı ve o da o dönem biraz sorunlarla boğuşuyordu. Aşağıdan zil bastı ve Doğan’ı sordular. Eşim o esnada evdeydi ve aşağıya indi ama bir türlü geri gelmiyordu. Meğer dükkânı olan kızımıza Ramazan’la ilgili soru sormuşlar ve orada o esnada haberi almışlar. Komşumuz benim yanıma geldi ve ben ona Doğan nerede diye sordum sadece. Aslında balkona çıkıp baksam ambulansı ve asker arabalarını görecektim ama çıkıp bakmak gelmedi içimden. Ben hala o kızımızla ilgili bir sorun oldu ve eşimi o yüzden çağırdılar sanıyordum. Ramazan’la sabah akşam sürekli konuştuğumuz için oğlumun şehit haberini alacağım aklımın ucundan geçmezdi. Ramazan her telefon konuşmamızda benden helallik isteyip, dualarını benden esirgeme benim onlara çok ihtiyacım var derdi. Komşumuza tekrar eşimi sordum ve Doğan abi gelecek sen sakın aşağıya inme dedi bana. Komşum aslında her şeyi biliyormuş ama oğlun şehit oldu diye diyememiş bana.  Komşum konuşurken ben onunla merdivenden indim ve merdivende lütfen ne oldu söyleyin diyordum komşuma. Birinci kata geldiğimizde karşımda iki asker ve komutanlar karşıladı beni. Bana Doğan Gömük’ün eşi siz misiniz diye sordular. Ben o anda yavruma mı bir şey oldu diye bayılmışım ve gözlerimi açtığımda hastanedeydim. O anı tekrar hatırlamak o kadar zor ki. ÜZERİNDEN 24 YIL GEÇTİ AMA BEN ÇOCUĞUM ÖLDÜ DİYEMEDİM  Oğlumun şehit olmasının üzerinden 24 yıl geçti ama o kanarya gibi öten zil seslerine asla tahammülüm yoktur. O zil bastığında ve nerede olursam olayım o zili duyduğumda hala oğlumun haberi gelecekmiş gibi oluyor. Çocuğumun öldüğünü kabullenmek bilmek bile bana hala daha zor geliyor. Üzerinden 24 yıl geçti ama ben çocuğum öldü diyemedim. Ramazan’ım şehit oldu dedim sadece. Ramazan hala benimle beraber yaşıyor ve her zaman yanımda. Ben onun elini hep omzumda hissediyorum ve anne diye seslenişleri hep kulağımda çınlıyor. Tek hatırladığım cenaze töreninin ardından benim elime bir kürek verdiler ve toprak at dediler. O küreği elime aldığımı hatırlıyorum, gerisini hatırlamıyorum. O günden sonra zaten çoğu zamanımız hep acillerde geçti. Eşimle birlikte sabahlara kadar dışarıda duruyorduk. İçimde o kadar büyük bir yangın var ki. Oğlum İzmir’deyken arkadaşlarım şu yemekleri istiyor anne sen yap gel derdi ve hep yapıp götürürdüm.  Erzincan’a gittiğinde beni aradığında hep dediği şey, ben buraya geldim ama o çocuklara sen yine bir şeyler yapıp götür anne oluyordu. O kadar merhametli bir oğlum vardı ki. YÜREĞİM YANARKEN ÇOCUĞUMU BULAMADIM Dernekle birlikte geziye gitmiştik ve ben çocuğumun askerlik yaptığı yere gitmek istemiştim. Oğlumun bulunduğu yere gitmiştik ve komutanlar bizi orada gezdirirken şehit olanların resimlerini göstermişlerdi. Komutanlardan birisi bana oğlun hangisi bul bakalım dedi ve inanır mısınız ben çocuğumu orada bulamadım. Gözlerim dolu dolu, yüreğim yanarken çocuğumu bulamadım. Ben oğlumun askerlik yaptığı yerden toprak getirip, mezarına koydum. Gittiğimiz gezide oğlumun şehit olduğu yerden geçerken Sevim anne duymasın demişler ama ben hissettim ve gördüm her şeyi. Allah kimseyi evladıyla imtihan etmesin. Sözün tamamen bittiği yer evladını kaybettiğin yer oluyormuş meğer.  Oğlum şehit oldu evet, Allah kimseye bu acıyı vermesin ama bu çok gururlu bir duygu. İnsana en büyük gurur ve moral veren şey şehit olması oldu. Şehitlik öyle güzel bir mertebe ki, Rabbim oğluma bunu yaşamayı nasip etti. Kendisi verdi, kendisi aldı bizden. KALKIN ARKADAŞLAR, HAKKINIZI HELAL EDİN BEN YARIN SON GÖREVİME GİDİYORUM Bizim Erzincan’da görev yapan Yalvaçlı bir komutanımız vardı. Oğlumuzun cenazesini de Yalvaç’a o getirmişti. Biz onu telefonla aramıştık ve oğlumuz sonuçta asker alacağı vereceği var mı diye sormuştuk. O gidip sormuş ve arkadaşları da değil alacak verecek, asıl bizim ona vereceğimiz çok şey var demişler. Olay yaşanacağı günün önceki gecesinde saat 12 gibi arkadaşlarını uyandırmış. Kalkın arkadaşlar, hakkınızı helal edin ben yarın son görevime gidiyorum demiş. Ramazan’ın bir ceketi vardı bizim kuru temizlemeye verdiğimiz ve kuru temizlemeden geldikten sonra Murat bunu giy abim demişti. O cekette sözlüsünün aldığı nazar boncuğunu görünce Murat’ta ben alıp giyemem bu ceketi demiş. Ramazan’da Murat’a dönüp ben sana bunu hediye ediyorum, benim ne olacağım belli mi dedi. Murat ceketi giydiğinde, Ramazan çok mutlu olmuştu. Her zaman anne benim ne olacağım belli değil derdi. Gitmeden komşularımızın da yanına gidip hep helallik istemiş.  İyi ki Rabbim bana Ramazan gibi bir evladı nasip etmiş. Ben iyi ki böyle bir evladın sevgisini tatmışım. 24 yıl geçmesine rağmen onu tanıyan herkes bana Ramazan gibi birisi gelmez dediklerinde ben o kadar gururlanıyorum ki. Yaşarken gurur duyuyordum, Şehit oldu daha da gurur duydum’ dedi. DEMOKRAT GAZETESİ
26.09.1978 doğumlu Ramazan Gömük Erzincan’da askerlik görevini yaparken uçurumdan düşüp, 30.06.2000 tarihinde şehit oldu. Anne Sevim Gömük, “İyi ki Rabbim bana Ramazan gibi bir evladı nasip etmiş. Ben iyi ki böyle bir evladın sevgisini tatmışım. 24 yıl geçmesine rağmen onu tanıyan herkes bana, Ramazan gibi birisi gelmez diyorlar. Ben o kadar gururlanıyorum ki yaşarken gurur duyuyordum, Şehit oldu, daha da gurur duydum.” Dedi.

Yüreğinde evlat acısının ateşi hiç sönmeyen her gece rüyalarında oğlunu asker üniformasıyla gören Anne Sevim Gömük, yaşadığı o tarifi olmayan duygularını paylaştı.

BEYNİMDE VE YÜREĞİMDE SADECE ÜNİFORMALI OĞLUM VARDI

Anne Gömük: ‘Ramazan çok farklı ve benim için ifade edemeyeceğim kadar özel bir çocuktu. Bütün şehit anneleri eminim ki benim gibi düşünüyordur. Rabbim evlatlarımızı kendi sevdiği ve istediği şekilde yetiştirip yanına öyle alıyor. O kadar gönlü güzel, o kadar başkaydı ki Ramazan’ım. Üç evladım var ve Ramazan ilk oğlum ama o benim her şeyimdi. Benim için bambaşkaydı. Ramazan ortaokuldan sonra Kuleli sınavlarına girmişti ve çocukluk hayaliydi asker olmaktı. Ben onu rüyalarımda hep asker elbisesiyle görüyordum ve öyle görmeye de devam ediyorum. Hiç normal bir kıyafetiyle görmedim çünkü hep o şekilde hayal ediyorum. Beynimde ve yüreğimde sadece üniformalı oğlum vardı.

ANNE VE BABAMA ÇOK İYİ BAK

İKİSİNİ DE SANA EMANET EDİYORUM

Burada bir markette çalışırken, asker olmayı çok istediği için tecilini ailevi nedenler olarak gösterip bozdurmuş. Annem ne gibi sorunlarımız var bizim dediğimde ben onlara öyle söyledim, çünkü askerliğimi bir an önce yapmak istiyorum demişti. Geri döndüğünde de evlilik hayalini kuruyordu oğlum. Annecim ben seni kimseye muhtaç etmeyip, en güzel şekilde bakacağım diyordu. Kardeşine şehit olmadan üç gün öncesinde işlerinden ödün verme, dürüstlüğünden taviz verme gibi birçok öğüt vermiş. En son sözünde ise anne ve babama çok iyi bak ikisini de sana emanet ediyorum demiş.  Oğlum şehit olduğu zaman küçük oğlumun dünyası başına yıkıldı. Murat, herhangi bir şey olduğu zaman bize hep siz benim emanetimsiniz der.

BENİM OĞLUM ŞEHİT OLDUĞUNDA 22 YAŞINDAYDI

Biz eşimle erken evlendik ve babası askerdeyken Ramazan 11 aylıktı. Benimle beraber babasının adını sayıklayıp, elinde tükenmez kalemle her yere Doğan yazardı. Kendince babasına mektup yazardı ve babası da uzun zaman yanımızda olmayınca Ramazan benim her şeyim olmuştu. Ramazan hayatım boyunca benim can yoldaşım, sırdaşım ve en iyi arkadaşımdı. Çocukluğunda da çok sessiz, sakin, güler yüzlü ve çok olgun bir çocuktu. Benim oğlum şehit olduğunda 22 yaşındaydı ve ben bir kez bana yüksek sesle konuştuğunu bilmem. Ben üzüldüğüm zamanlarda yanıma gelir yapma sultanım, sen üzülme annem, bak bunlar fani şeyler ve su akar yatağını bulur diye beni teselli ederdi.

HAYATIMIN EN GÜZEL VE EN ÖZEL GÜNÜNÜ OĞLUMUN YEMİN TÖRENİNDEYKEN YAŞADIM

Eşimin işi dolayısıyla İzmir’e taşınmıştık ve biz İzmir’de yaşarken oğlum da acemi birliğini İzmir Foça’da yaptı. Biz oğlum Foça’da askerliğini yaparken beraber dolu dolu zaman geçiriyorduk. Her hafta yanına gidip onu ziyaret ediyorduk. Meğerse Cenabı Allah’ım sonrasında bize bugünleri güzel hatırlayalım diye yaşatmış. Hayatımın en güzel ve en özel gününü oğlumun yemin törenindeyken yaşadım. O dönem bel fıtığı ameliyatı olmuştum ve yürüyemiyordum. Orada bulunan aileler çocuklarını göremedikleri için ağlıyordu ve o esnada ben küçük oğlumun koluna girdim, en son olarak da benim oğlumun bölüğü çıktı. Küçük oğluma gel annem şuradan gidelim diyordum, oğlum da bana anne rahatsızsın bak zaten kimse göremiyor diyordu ve tam o anda oğlum, Ramazan’ım önümden geçmişti. Ramazan’ım, annem dediğimle ona bakakaldım. Ona seslendiğim an bana döndü ve o kadar güzel bir şekilde güldü ki, onu ben asla unutamıyorum. İyi ki Rabbim o günleri bize yaşamayı nasip etmiş.

BEN ONLARI İZLERKEN ELİMDE FOTOĞRAFLA KENDİMİ O ŞEHİTLİKTE GÖRDÜM

Çocuğum şehit olmadan önceki anneler gününde televizyon izliyordum ve bütün annelerin kucağında oğlunun fotoğrafını görüp, oğullarımız gelemedi biz gittik dediklerini duymuştum. Görüntüleri şehitlikten çekmişlerdi ve ben onları izlerken elimde fotoğrafla kendimi o şehitlikte gördüm. Ben evdeyken kendimi bir anda orada hissettim ve o kadar kötü oldum ki. Sonrasında da Haziran ayının sonunda oğlum şehit oldu. Arada kısa bir mesafe var ve ben o günü asla unutamıyorum. Tıpkı televizyonda izlediğim görüntülerin birebir aynısını ben şu an yaşıyorum. Şehitliklere gittiğimizde evlatlarımızın geri gelemeyeceğini bile bile onlarla konuşuyoruz. Bir anne için bu acının ve üzüntünün tarifini kimseye anlatamam.  Allah kimseye de evlat acısı yaşatmasın.

ABİSİNE DÜŞKÜNLÜĞÜ ONA OLAN SEVGİSİ BAMBAŞKAYDI

Üç ay askerlik görevini tamamlamasının ardından Erzincan’a Usta birliği için gidip, orada görev yaptı. Oğlum askerlik görevi esnasındayken sözlüydü ve o geldiğinde nişan takacağımızı düşünüyorduk. Biz nişan ve düğün hazırlıkları yaparken, Rabbim onu bize şehit olarak gönderdi. Oğlumuz Erzincan’dayken onu hiç göremedik. Ortanca oğlum sürekli Ramazan’ın yanına gitmek isterdi ve adeta abisine âşık bir çocuktu. Abisine düşkünlüğü ona olan sevgisi bambaşkaydı. Ne alırsa abisine alırdı.

 “AH, HANGİ ANNENİN YÜREĞİ YANDI KİM BİLİR?”

O dönemler TGRT vardı ve oğlum şehit olduğunda o kanalda oğlumun şehit olduğu söylenmiş. Yan komşum haberi duyduğu an “Ah, hangi annenin yüreği yandı kim bilir?” diye tepki vermiş. Ramazan’ın şehit düşmesi bir nevi sırlarla dolu oldu. Sebebi terördü ama oğlum uçurumdan düşmüştü. Yanında iki komutanı varmış ve bir tanesinin boynundan aşağısı tamamen felç kalmıştı. Bir diğer komutana ise hiçbir şey olmamış. Rabbim orada şehitliği sadece yavruma nasip etmiş.

OĞLUN ŞEHİT OLDU DİYEMEMİŞ BANA

Oğlum Yalvaç doğumlu olduğu için ilk haberi annemler almışlar. Bizim İzmir’deki adresimize ulaşmaları öğle vaktini bulmuş. Üst komşumun kızının, evimizin altında dükkânı vardı ve o da o dönem biraz sorunlarla boğuşuyordu. Aşağıdan zil bastı ve Doğan’ı sordular. Eşim o esnada evdeydi ve aşağıya indi ama bir türlü geri gelmiyordu. Meğer dükkânı olan kızımıza Ramazan’la ilgili soru sormuşlar ve orada o esnada haberi almışlar. Komşumuz benim yanıma geldi ve ben ona Doğan nerede diye sordum sadece. Aslında balkona çıkıp baksam ambulansı ve asker arabalarını görecektim ama çıkıp bakmak gelmedi içimden. Ben hala o kızımızla ilgili bir sorun oldu ve eşimi o yüzden çağırdılar sanıyordum. Ramazan’la sabah akşam sürekli konuştuğumuz için oğlumun şehit haberini alacağım aklımın ucundan geçmezdi. Ramazan her telefon konuşmamızda benden helallik isteyip, dualarını benden esirgeme benim onlara çok ihtiyacım var derdi. Komşumuza tekrar eşimi sordum ve Doğan abi gelecek sen sakın aşağıya inme dedi bana. Komşum aslında her şeyi biliyormuş ama oğlun şehit oldu diye diyememiş bana.  Komşum konuşurken ben onunla merdivenden indim ve merdivende lütfen ne oldu söyleyin diyordum komşuma. Birinci kata geldiğimizde karşımda iki asker ve komutanlar karşıladı beni. Bana Doğan Gömük’ün eşi siz misiniz diye sordular. Ben o anda yavruma mı bir şey oldu diye bayılmışım ve gözlerimi açtığımda hastanedeydim. O anı tekrar hatırlamak o kadar zor ki.

ÜZERİNDEN 24 YIL GEÇTİ AMA BEN ÇOCUĞUM ÖLDÜ DİYEMEDİM

 Oğlumun şehit olmasının üzerinden 24 yıl geçti ama o kanarya gibi öten zil seslerine asla tahammülüm yoktur. O zil bastığında ve nerede olursam olayım o zili duyduğumda hala oğlumun haberi gelecekmiş gibi oluyor. Çocuğumun öldüğünü kabullenmek bilmek bile bana hala daha zor geliyor. Üzerinden 24 yıl geçti ama ben çocuğum öldü diyemedim. Ramazan’ım şehit oldu dedim sadece. Ramazan hala benimle beraber yaşıyor ve her zaman yanımda. Ben onun elini hep omzumda hissediyorum ve anne diye seslenişleri hep kulağımda çınlıyor.

Tek hatırladığım cenaze töreninin ardından benim elime bir kürek verdiler ve toprak at dediler. O küreği elime aldığımı hatırlıyorum, gerisini hatırlamıyorum. O günden sonra zaten çoğu zamanımız hep acillerde geçti. Eşimle birlikte sabahlara kadar dışarıda duruyorduk. İçimde o kadar büyük bir yangın var ki. Oğlum İzmir’deyken arkadaşlarım şu yemekleri istiyor anne sen yap gel derdi ve hep yapıp götürürdüm.  Erzincan’a gittiğinde beni aradığında hep dediği şey, ben buraya geldim ama o çocuklara sen yine bir şeyler yapıp götür anne oluyordu. O kadar merhametli bir oğlum vardı ki.

YÜREĞİM YANARKEN ÇOCUĞUMU BULAMADIM

Dernekle birlikte geziye gitmiştik ve ben çocuğumun askerlik yaptığı yere gitmek istemiştim. Oğlumun bulunduğu yere gitmiştik ve komutanlar bizi orada gezdirirken şehit olanların resimlerini göstermişlerdi. Komutanlardan birisi bana oğlun hangisi bul bakalım dedi ve inanır mısınız ben çocuğumu orada bulamadım. Gözlerim dolu dolu, yüreğim yanarken çocuğumu bulamadım. Ben oğlumun askerlik yaptığı yerden toprak getirip, mezarına koydum. Gittiğimiz gezide oğlumun şehit olduğu yerden geçerken Sevim anne duymasın demişler ama ben hissettim ve gördüm her şeyi. Allah kimseyi evladıyla imtihan etmesin. Sözün tamamen bittiği yer evladını kaybettiğin yer oluyormuş meğer.  Oğlum şehit oldu evet, Allah kimseye bu acıyı vermesin ama bu çok gururlu bir duygu. İnsana en büyük gurur ve moral veren şey şehit olması oldu. Şehitlik öyle güzel bir mertebe ki, Rabbim oğluma bunu yaşamayı nasip etti. Kendisi verdi, kendisi aldı bizden.

KALKIN ARKADAŞLAR, HAKKINIZI HELAL EDİN BEN YARIN SON GÖREVİME GİDİYORUM

Bizim Erzincan’da görev yapan Yalvaçlı bir komutanımız vardı. Oğlumuzun cenazesini de Yalvaç’a o getirmişti. Biz onu telefonla aramıştık ve oğlumuz sonuçta asker alacağı vereceği var mı diye sormuştuk. O gidip sormuş ve arkadaşları da değil alacak verecek, asıl bizim ona vereceğimiz çok şey var demişler. Olay yaşanacağı günün önceki gecesinde saat 12 gibi arkadaşlarını uyandırmış. Kalkın arkadaşlar, hakkınızı helal edin ben yarın son görevime gidiyorum demiş.

Ramazan’ın bir ceketi vardı bizim kuru temizlemeye verdiğimiz ve kuru temizlemeden geldikten sonra Murat bunu giy abim demişti. O cekette sözlüsünün aldığı nazar boncuğunu görünce Murat’ta ben alıp giyemem bu ceketi demiş. Ramazan’da Murat’a dönüp ben sana bunu hediye ediyorum, benim ne olacağım belli mi dedi. Murat ceketi giydiğinde, Ramazan çok mutlu olmuştu. Her zaman anne benim ne olacağım belli değil derdi. Gitmeden komşularımızın da yanına gidip hep helallik istemiş. 

İyi ki Rabbim bana Ramazan gibi bir evladı nasip etmiş. Ben iyi ki böyle bir evladın sevgisini tatmışım. 24 yıl geçmesine rağmen onu tanıyan herkes bana Ramazan gibi birisi gelmez dediklerinde ben o kadar gururlanıyorum ki. Yaşarken gurur duyuyordum, Şehit oldu daha da gurur duydum’ dedi.

DEMOKRAT GAZETESİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve alem32.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.